Ölüyorum lan! Biri yıkasın beni! Yorgunum harbi çok feci, neyse ben geçen haftanın başlıklarına bir göz atayım.

TÜWI'de parti olacak demişim, oldu. İnsan seliydi yeminlen, telefonlar bile çalışmıyordu o kadardı yani. Biz de biraz gecikince hepten ortada kaldık, öyle biraz dolanıp çıktık. O kadar insanı bünyem kaldıramayacaktı. Yani orayla ilgili bir anım falan yok, bir şey yapmadım. Onun yerine Beşir'in Brezilyalı kızla muhabbet ettik.

Ertesi gün, perşembe oluyor, çekim ekibimiz geldi; Rafa ve Çağkan. Evde kendi halimizde takılırken filme aldılar. Ben aslında yemeğe kalırlar diyordum ama kalmadılar. Akşamına geleneksel yemek günümüz vardı yine. Yemeğe kalmadılar, yemek pişirme sırasına bile kalamadılar, işleri vardı sanırım diğer çekimler, gittiler. Sonrasında ise sıvadık kolları ve giriştik yemeklere. Hint Mutfağı idi bu sefer ve abi hani övünmek falan değil, ömrümde ilk kez yaptığım yemekler ama ben böyle güzel bir şey çok sık yemiyorum, çok sevdim yemekleri. Başlangıç olarak sebzeli körili çorba yaptık, gayet dozunda baharatıyla, oldukça güzeldi. Ana yemek olarak safranlı, bezelyeli pilav ve köri, sarmısak ve yoğurtla terbiyelenmiş kuzu vardı. Pilavlar Talha Çocuk'tan. Ara sıcak olark da hint böreği yaptık. Öyle sebzeli falan. Tatlı olarak da lokma gibi şeyler pişirdik, tatlı ardından onları çilekli, yoğurtlu bir karışıma attık. Hiç birinin fotoğrafını çekmek aklımıza gelmedi, halbuki o kadar emek harcadık hepimiz de. Neyse bir daha yaparız.

Cuma gününü de WGKK'ya karşı eyleme ayırdık. WGKK buranın sigortası oluyor, vizenizi alabilmek ve uzatabilmeniz için sürekli 25€ ödemeniz gerekli ancak bu temmuzdan itibaren 50€ olacak. Haksız bir artış var, ona karşı duruyoruz. Eylem bittikten sonra biraz eylemcilerle takıldık, çimlere uzandık, dikkatsiz oturan kızları kestik (aslında sadece ben yapmış olabilirim onu), dikatsiz oturan derken kıyafeti çimde oturmaya müsait olmayıp, sınırlarını zorlayan ablaları. Sonradan Allah cezamı verdi tabi. Tam topu oynaya oynaya giderken ters bir hareketle pantolonu kasıktan dize kadar yırttım. Gitti canım pantolon. Çok da severdim kendisini, böyle hem yeşil, hem kareli. Gİtti artık, elden bir şey gelmez. Günü de Pakistan restoranının ardından evlere olaysız dağılarak kapadık.

Cumartesi ise meğerse tekrardan Cosmic Space Disco günüymüş! Onu farkettikten sonra kolları sıvayıp, hazırlıklara başladık. Önce markete gidip ertesi günki piknik için yapacağımız börek ve makinin malzemelerini aldık ve de alkol tabii ki. Bir taraftan piknik malzemelerini hazırlarken bir taraftan da demleniyorduk. Her zamanki Cosmic Space ekibine Begüm de katıldı. Sabaha kadar hem tepindik hem de bizimkiler boş bardakları topladı, depozitodan amorti ettiler tüm geceyi. Müzik her zamanki gibi mükemmeldi. Langırta çağırdı bi eleman, yanında oynayanı yoktu, karşıdakiler Jaegermeister'ına oynayalım dediler (Jaegermeister: almanlara has bir likör gibi bir içecek, baharatlı konyak gibi) biz de kabul ettik ve kafalarına verdik, bileğimin hakkıyla Jaegermeister kazandım. Bizim takım arkadaşı epey sarhoştu ama yine de iyi oynadı. Her neyse işte gece genel anlamıyla epey iyiydi. Beklendiği gibi. Sabaha karşı da oradan çıkıp evin yolunu tuttuk, malum ertesi gün piknik var. Bizim lokantaya uğrayıp birer işkembe içtikten sonra evin yolunu tuttuk. Çok seviyorum sabaha karşı işkembe içmeyi, neyse. Uykuya daldığımda saat 6 falandı heralde, 10:30'da tekrar uyandık mecbur.

Milleti organize etmek amma zormuş, herkes başka bir yerlerden gelince toparlaması zor oluyor. Neyse yine de başarılı bir şekilde herkesi bir araya getirdik. Sanırım 20 kadardık, büyük başarı. Ben o kadar da beklemiyordum. "Gelir" dediğimiz arkadaşlar gelmedi pek, bir dahakine artık ama gelenlerle çok eğlendik. Yani beklentilerimin üzreinde güzel geçti. Plaj voleybolu bile oynadık. Baksana abi sofraya, bu sadece kadraja sığanlar, daha nicesi vardı. Yakan top mu dersin, frizbi mi dersin, canlı müzik mi dersin, poi/yoyo gösterisi mi dersin işte aklıma gelenler bunlar etkinlikle ilgili. Bir dahakine ben de diaboloyu getireceğim, nasıl unuturum ben onu zaten ya. Sanırım herkes memnun kaldı, epey de eğlenip ter atmış olması lazım insanların, öyle bekliyorum yani. Bu arada organizasyondan sorumlu arkadaş Dayı (Ramis) idi, biz co-organizerdık sadece. Gün boyu çıplak ayak dolaşmaktan ayakların altı kapkara oldu, onları bir ara paklamak lazım. Genel olarak iyi geçti piknik, park da çok iyiydi.


Ooy oy, öyle işte. Piknikten beri yıkanmadım, göğsümü gere gere söylüyorum, bir ara yıkanıp üzerimdeki mallığı atmam gerek, yarın hallederiz o işi yani bu içine girdiğimiz günde. O değil de bak yine gecenin bir yarısı yazısı oldu. Olsun, güzel oldu.

Bir sonraki etkinliklerde buluşmak üzere canlar, çok içki içmeyin, iyi değil.


Blogger tarafından desteklenmektedir.