Ben size hiç aikidoyu anlatmadım değil mi? Gerçi şurada biraz değinmişim ama bu sadece aikido hakkında bir yazı olsun istedim. Vikipedi'de şöyle açıklamışlar;


Aikidō (Japonca: 合気道) bir "Modern Japon savaş sanatı" (Japonca: 現代武道 Gendai Budō) dır.Japonya'daki diğer savaş sanatları gibi aikido sadece kendini korumak için değil aynı zamanda ruhsal gelişim için de bir öğretidir.
Aikido adı üç kanji'den oluşmaktadır:
  • 合 ai (birleşme, uyum)
  • 気 ki (veya çi)(yaşam gücü, ruh)
  • 道 dō (yol)
Bir bütün olarak da anlamı "Yaşam Gücü İle Bütünleşme Yolu"dur. Aikidonun felsefesi insanın kendi yaşam gücünü geliştirmekten ibarettir. Yaşam gücünü geliştirmek ama kazanım ile veya yenilgi ile bağlanmamaktır. Aikido öğrencilerine aikidoka denir.
Dahası için bkz: Aikido.

Bu da üstad Morihei Ueshiba. 

Tamam bu bilgileri verdikten sonra artık kendi deneyimlerimle aikidoyu anlatma vakti gelmiştir. Aikido ile ilk kez Bilkent'te okuduğum sıralarda tanıştım. Aslına bakarsanız Japonya aşkı ile epeydir yanıp tutuşuyodum, hal böyle olunca Japonya ile ilgili ne varsa araştırmıştım ve aikido hem bana hem de düşünceme en çok uyan spordu (aslına bakarsanız sumo güreşi daha çok ilgimi çekiyor ama onun için ufak yaştan beri eğitim almam, o felsefede yetişmem, o yeme içme düzeninde beslenmem lazımdı, neyse. Olur da bir gün Japonya'ya gidersem mutlaka canlı izleyeceğim). O sıralarda uygun fiyata dönemlik kurslar vardı, aikidoya da orada başladım. Muhterem ile beraber başlamıştık ama nedendir bilinmez 2 ay sonra ayağımız kesildi kurstan. Ancak aklımda sürekli tekrar başlamak vardı. Burada (Viyana) da yine neredeyse bedavaya USI (Universität Sport Institute)'de kursların olduğunu öğrendiğimde tekrar başlama vaktinin geldiğini anladım. Buradaki 4. dönemime kadar aksattım başlamayı. Bir şekilde (tembellikten) kaçırdım hep kurs kayıt tarihlerini. Ekimden beri de düzenli(!) olarak gidiyorum. Aksattığım zamanlar çok oldu ama genel olarak kopmadım aikidodan. Ne zaman kurstan gelsem bir yerlerim ağrıyordu. Ham olan vücut ile çalışmak gerçekten zor ama aldığım hazzın üstüne o yorgunluk hiç bir zaman koymadı. 

Haftaya cumartesi (28 ocak) 6. kyu sınavım var. Aikidoda kuşak yok, onun yerine kademe anlatmak için kyular var. Yetişkinler 6. kyudan başlıyor, yukarıya doğru tırmanıyor. 1. kyu olmak kafadan 5-6 yıl belki daha fazla tecrübe gerektiriyor, ha deyince, hareketleri öğrenip kyu atlayamıyorsun. Hele ki danlara başladıktan sonra epeyce vakit geçmesi gerekiyor. Sadece hareketleri öğrenmek kâfi değil sanırım, o disiplini de oturtman lazım kendinde.

Bir de baktım da üst kyuların hepsi (sensei, sempailer) hep neşeli adamlar. Rahat, sakin, güler yüzlü, sevecen. Resmen aikidoyu yaşamlarına katmışlar. Çünkü aikidoda da kesinlikle zor kullanmak yok, güç harcamak yok, hırçınlık yok, saldırmak zaten yok. Sadece sana yapılan hamleleri vücudunu kullanarak - bak vücut diyorum, el koldan ziyade vücudunu kullanman önemli - savuşturmak, rakibini etkisiz hale getirmek. Rahat olmak birinci kural! Kesinlikle kasmayacaksın kendini (ben daha oturtamadım onu). 

Benim de en büyük isteğim vücudumdan ziyade ruhumu eğitmek. Henüz kendime o disiplini sağlamış değilim, oturmaya başladıktan sonra hayatım ve ruhum da düzene girer diye ümit ediyorum. Hatta bir taraftan da yogaya falan mı başlasam? Hem vücudum esner, hem de belki ruhsal disiplinime katkısı olur. Önce vücudu eğitelim, sonra tembelliği atalım bünyeden, ardından gelir o ruhsal disiplin. Yalnız aikido resmen neşe katıyor günüme! Bundan sonra aksatmadan devam etsem benden keyiflisi olmaz herhalde. 

Her şey mükemmel, gidip geliyoruz kursa, hoca süper, kafa dengi falan. Beraber çalıştığımız arkadaşlar da bir o kadar kafa dengi vs. Beni oradan tek yıldıran dedeler oluyor. Sadece dedeler de değil, herkes. Arkadaş soyunma salonunda herkes afedersin dal taşak dolaşıyor etrafta. Duşa anadan üryan gidiyorlar, duşta ne perde ne kabin hiç bir şey yok. Herkes yan yana yıkanıyor. Donunu sıyıran dolaşıyor etrafta. Hiç de yadırgamıyor kimse kimseyi. Bizim kültürümüze ters hacı. Viyana'nın hiç bir yerinde pisuvarlar arasında set de yok. Kardeş kardeş işiyoruz. Bu yüzden hiç bir zaman duş almıyorum spor sonrası. Anca eve gelince. Bir de kafamda sürekli çalan şu melodi! Durduramıyorum. 

Neyse aikido aşkı herşeyi yener. 



Blogger tarafından desteklenmektedir.